ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > 503 sıra sayılı Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına dair kanun tasarısının 1.Bölümü üzerinde MHP grubu adına yapmış olduğum konuşma metni.
Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri
503 sıra sayılı Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına dair kanun tasarısının 1.Bölümü üzerinde MHP adına söz almış bulunuyorum bu vesile ile hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli Arkadaşlar, insanlığın gelişmesindeki en önemli atlama taşlarından biriside hiç kuşkusuz toprak ve kayaların altına gizlenmiş doğal hazinelerin yani madenlerin çıkarılmasıdır.

Bugünde hem dünyada, hem de ülkemizde maden ve madencilik büyük bir öneme sahip olup, milli ekonomiye önemli katkılar sağlayan bir sektördür.

Madencilik sektörü bir taraftan başta sanayi olmak üzere, ekonominin diğer sektörlerinin ihtiyaç duyduğu temel girdileri sağlarken, diğer taraftan özellikle kırsal bölgelerde yeni istihdam imkânları meydana getirmektedir.

Dolayısıyla bugünün gelişmiş sanayi ülkelerinin hemen hepsinde madencilik sektörü, ekonomik kalkınmayı başlatan öncü bir sektör görevi yapmıştır.

Gelişmiş ülkelerin milli gelirindeki madencilik sektörünün payı %10–15 gibi yüksek bir orana sahiptir.
Ülkemiz ekonomisi içinde, madencilik sektörünün büyük bir önemi vardır.

Gelişme yolunda önemli hamleler yapmaya çalışan milli sanayimiz ve tarım sektörümüz, ana girdiler yönünden madencilik sektörüne bağlıdır.

Ülkemizde çok zengin ve çok çeşitli maden rezervleri olduğu bilinmektedir.

Bu kaynakların birçoğu işletmeye alınmış ve ülke ekonomisine katkı sağlar duruma getirilmiştir.

Ancak ne yazık ki, madencilik sektörünün milli gelirimizdeki payı yaklaşık %1,5 gibi çok düşük bir düzeye sahiptir.

Önemli bir maden ihracatçısı potansiyelimize rağmen, maden ihracatımız çok sınırlı kaldığı gibi, bazı maden ürünleri de ithal edilmektedir.

Kısacası madencilik sektörümüz ülke kalkınmasına yapabileceği büyük ve önemli katkıyı bugün yapamaz durumdadır.

İşte bu husus ve gerçeklerden dolayı, evvela peşinen ifade etmek isteriz ki, bu tasarıya bütünüyle karşı çıkmamız söz konusu değildir.

Ancak birçok yönden mahsurları bulunan bu tasarının bir oldubittiye getirilerek adeta yangından mal kaçırırcasına Meclis’ten geçirilmek istenmesini de fevkalade yanlış bulmaktayız.

Madencilik alanında mevcut yasa ve mevzuatların elbette günümüz ihtiyaçları dikkate alınarak güncellenmesi, geliştirilmesi lazımdır.

Lakin AKP hükümetinin 2002 yılında işbaşına gelmesinden sonra, bu alana özel bir ilgi göstermesi kamuoyunun dikkatlerinden de kaçmış değildir.

Bu özel ilginin gerekçesi nedir?

Ülkemizin ihtiyaçlarından mı kaynaklanmaktadır, yoksa arka planda gizlenen başka amaçlar mı vardır?

Bu tasarıyla, ülkemizin yatırım imkânlarını ve üretimi artırmak mı amaçlanmaktadır, yoksa bu tasarı her zamanki gibi sadece satış ve rant odaklı bir anlayışın neticesi midir?

Ya da, bu tasarı ile yama tutmayan ve sürekli artan bütçe açığının finansmanı mı hedeflenmektedir?

Şu soruyu da atlamamalıyız.

Küresel sermayenin talep ve dayatmaları ile işbirlikçilerinin niyetleri de bu tasarı da etkili olmuş mudur?

Velhasıl bu kanun tasarısına ilişkin olarak birçok soru ve şüpheler haklı olarak akla gelmektedir.

Kamuoyunda oluşan kaygı ve endişeler de bu manada elbette haksız görülemez, görülmemelidir.

Sayın Başkan değerli milletvekilleri…
Bu tasarı öncelikle bu haliyle çevreci de değildir.

Ormanlık alanların, zeytinliklerin, sulak alanların, temiz içme suyu kaynaklarının, insan sağlığının korunması hususunda hassasiyetten çok uzak olan bu tasarının bu şekliyle kabulü mümkün değildir.

Taş ocaklarının, altın, krom, bakır, mermer ve benzeri maden işletmelerinin doğaya, çevreye ve insana verdiği zarar ve rahatsızlıklar orta yerde durmaktadır.
Hal böyle iken, var olan yanlışların düzeltilmesi yerine bu haliyle daha çok keyfiyete ve şaibelere açık uygulamalara imkân vereceği kuşkusuz olan bu tasarının mevcut şekli ile kabulü imkânsızdır.

Kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinin, ilgili odaların, uzmanların görüş ve beklentilerine cevap vermekten çok uzak olan ve Yürütmenin oldubitti şekilde uygulamalarına, tasarruflarına çok açık hükümler içeren bu tasarının yanlışlığı apaçık ortadadır.

Sayın Başkan Değerli milletvekilleri…
Son yıllarda birçok yerde pek çok maden ocakları ile ilgili rahatsızlıklar, tepkiler yer yer devam etmektedir.

Vatandaşlarımız, yaşadığı ortamın daha sağlıklı olmasını istemektedirler.

Suyunun, havasının, çevresinin kirlenmesini haklı olarak istememektedirler.

Bu yönde verilen çabalarda da ne yazık ki halkımızın talepleri değil, maalesef sadece sermaye odaklı yandaş çevrelerin istek ve arzuları dikkate alınmaktadır.
Benim köyümü, benim suyumu, benim havamı, benim çevremi kirletmeye hakkın yok diyen vatandaş ile devletin güvenlik görevlilerinin karşı karşıya getirildiği dönemleri unutmuş değiliz.

Vatandaşlarımız ne istiyor, neden bu tepkileri gösteriyor diye merak etmek yerine, onları aydınlatıp ikna etmek yerine, onların üzerine devletin jandarmasını, devletin polisini göndermek, demokratik rejimlerde, milli iradeye dayalı rejimlerde olağan kabul edilemez, edilmemelidir.

Ve elbette, halkın değil de sadece bir avuç yerli, yabancı ve yandaş sermayenin taleplerini dikkate alan bir anlayış ta demokratik rejimlerin benimseyeceği bir olgu olamaz.

Hatırlayınız… Kamuoyunda CARGİL yasası diye anılan yasa, çok ciddi tepkilere rağmen bu Meclisten AKP Milletvekillerinin parmak demokrasisi çerçevesinde geçirilmişti.

Değerli arkadaşlar, az önce de vurgu yaptığım gibi, AKP Hükümeti işbaşına gelir gelmez öncelikli konu olarak kendi çevresi ve yakınları için rant sağlayacak alanlara yönelik çalışmalara önem vermiş gözükmektedir.
Nitekim ele aldığı Maden Yasasında yapmak istediği değişikliklerle koruma altındaki doğal ve tarım alanları ile birlikte, ülkenin pek çok yerinde, yandaş ve yabancı şirketlerle işbirliği iddialarını doğrulayacak düzenlemelere gitmektedirler.

Değerli arkadaşlar hatırlanacağı üzere, Anayasa Mahkemesi, bu yasada milletin menfaatini değil de, küresel sermayenin rantını düşünen ilgili maddeleri iptal etmişti.

Yine Yüksek Mahkemenin iptal ettiği bir madde daha vardır ki, nedir o diye baktığımızda;

Üretim miktarlarını gerçek dışı ve yanıltıcı beyan yapan işletmeler, 5 yıl içinde 3 kez yanıltıcı beyan yaparlarsa ancak o zaman ruhsatlarının iptaline izin veren maddenin iptal edilmesi idi.

Şimdi buradan yeri gelmişken sormak istiyorum.

Koruma altındaki doğal ve tarım alanları ile birlikte ülkenin ayrıcalıksız hemen her yerinde, maden arama ve işletilmesine izin vermek, bu ülkenin garip-gurebasına, yetimine, öksüzüne, evine bir dilim ekmek götüremeyen vatandaşına hangi faydayı sağlayacaktır?

Üretim miktarlarını gerçek dışı ve yanıltıcı beyan yapan işletmeler, 5 yıl içinde 3 kez yanıltıcı beyan yaparlarsa ancak o zaman ruhsatlarının iptaline izin veren madde, art niyetli işletmeleri ödüllendirmek değil midir?

Ve aynı madde Türkiye’nin hangi sorununu çözer?

Bu maddeleri hazırlayan ve yasalaştıran bir anlayış, hırsızın yanında mı, yoksa mağdur ve mazlumun yanında mı olacaktır?

İşte o yüzden Maden Yasası konusunda sabıkalı olan AKP Hükümetinin yine uzlaşmadan, sayısal çoğunluğa güvenerek yine dayatma ile yüce Meclise getirdiği bu tasarıda ortaya çıkan kaygılar, şüpheler kesinlikle yersiz değildir.

Sayın Milletvekilleri Özetle;
İnsana saygısı olmayan, çevreye, tarihe kıymetlere duyarlı olmayan, ülkemizin vatandaşlarının değil de yabancı sömürge sermayesinin, onların yerli işbirlikçilerinin menfaatine öncelik veren, halkımızın, ilgili sivil toplum örgütlerinin haklı tepkilerini dikkate almayan bu tasarının bu haliyle hiçbir faydası yoktur.

Sömürgeciliğe yönelik tavizlerle cennet ülkemiz cehenneme dönüştürülmemelidir.

Ülkemizin uzun vadeli ihtiyaçlarını karşılama hedefinden çok, çıkar amaçlı bazı menfaat odaklarının, kişi ve firmaların talep ve arzularına cevap verecek şekilde hazırlanmış bu tasarının bu şekliyle kabulüne biz MHP olarak sonuna kadar karşıyız.

Milyonlarca yılda ortaya çıkmış, trilyonlarca dolar değere sahip maden varlıklarımızın, üstelik insan ve çevre sağlığı da dikkate alınmayarak bir avuç sermayeye peşkeş çekilmesine karşıyız.

Geliniz, sadece kendi rantını düşünen, ama cennet ülkemiz için hiçbir hassasiyeti bulunmayan sömürge sermaye gruplarını değil, bu ülkenin yarınları adına halkımızın, milletimizin taleplerine ve madencilik sektörünün gerçek meselelerine çözüm getirecek konulara kulak verelim diyor hepinizi saygı ile selamlıyorum.
,,